Friedrich Nietzsche

Friedrich Nietzsche

Friedrich Wilhelm Nietzsche Alman filozoftur. Bu yazıda kısaca hayatını inceleyerek, felsefesinden özetler sunacağız. Yazı Nietzsche’nin kim olduğuna odaklanmıştır. Felsefesini ayrı bir yazıda inceleyeceğiz. Nietzsche, 15 Ekim 1844’te, Prusya Devleti’nde, Lützen’de doğdu. Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm’in yaş gününde doğduğu için bu isimle vaftiz edildi. Babası ve dedesi rahipti. Mütevazı, Lüteran bir aileydiler. Babası Friedrich Ludwig 1849’da  o zamanlar “beyin yumuşaması” dedikleri bir nedenle ölmüştü. Ailesinde mental rahatsızlıklar vardı.

Nietzsche’nin çocukluğu annesi, kız kardeşi, anneannesi ve iki teyzesi ile geçti. 13 yaşında Pforta eyalet okuluna başladı. Dindar, şımartılmış iyi aile çocuğu olan Nietzsche okulda “küçük Protestan papazı” diye çağrılıyordu. Derslerinde başarılıydı. On dokuz yaşına geldiğinde, papaz olabilmek için Bonn Üniversitesinde ilâhiyat ve klasik filoloji öğrenimine başladı Hayatı evdekiler tarafından planlanmıştı.Nietzsche bundan hoşnut değildi. İlk zamanlardan beri bir isyan duygusu edindi.

Bonn’da alışkanlıkları değişti. Çekingenliği bırakıp girişkenliğe yeltendi. Hatta taşkın bir öğrenci olduğu söylenebilir. Birliklere katıldı, içki içti, katıldığı bir düelloda yaralandı, öğrenci etkinliklerinden geri durmadı.  Bu dönemde “tanrı öldü” düşüncesini edindi. Tatil için eve döndüğünde bir daha kiliseye gitmemeye karar verdi. Sonraki yıl üniversitesini değiştirerek Leipzig’e yerleşti ve klasik filolojiye odaklandı.

Nietzsche kimdir 30 larYirmi bir yaşına bastığı Ekim 1865’’te Leipzig’e vardı. Buradaki genelev ziyaretlerinde frengi mikrobu kaptı. Bu yüzden kadınlara karşı muhalif bir tutum edindi. Daha sonra Schopenhauer‘in “İstem ve Tasarım olarak Dünya” adlı eserini okudu. Schopenhauer’in istemin temel rolü ile ilgili tasarımından etkilendi. “Burada her satır vazgeçiş, yadsıma ve kabulleniş çığlığıydı; burada, dünyayı, yani yaşamı ve insan doğasını ürkünç bir muhteşemlikle gördüğüm bir aynaya baktım… “

1867’de bir yıllığına Prusya ordusuna katıldı. Burada geçirdiği kaza sonucu hastaneye kaldırıldı, terfi ve terhis ettirildi. Leipzig’te üniversiteye devam etti. İlkokuldan beri en çalışkan öğrencilerdendi. Profesörlerin beğenisini kazanmıştı. Ancak filologları sevmezdi. Nietzsche’ye göre filoloji, “bir budala tarafından döllendirilen felsefe tanrıçasının bir hilkat garibesi” idi. Kararsızlık ve çaresizlik içersinde kaldı. Bu sırada besteci Richard Wagner ile tanıştı. Wagner, Nietzsche’nin babasıyla aynı yaştaydı ve fiziksel olarak da benziyordu. Eksik olan rol modeline uygundu. Onun Schonpenhauer’e olan derin sevgisini de öğrenince, hayranlığı daha da arttı. Wagner de karşılıksız kalmadı ve kendisine yakın buldu.

İŞLER
Daha sonra İsviçre’deki Basel Üniversitesinden klasik filoloji kürsüsünde profesör olmak üzere davet aldı. Yirmi dört yaşındaydı ve doktorası bile yoktu. Filolojiye olumsuz bakıyordu, ama bu öneri kendisi için geri çevrilebilecek cinsten değildi. Nisan 1869’da Basel’deki görevine başladı ve filoloji dersleri yanında felsefe derslerine de girdi. Estetiği ve klasik çağ öğrenimini sentezlemek ve uygarlığın zayıflıklarını irdeleyebileceği bir araç geliştirmek istedi.

Basel’de kültür tarihçisi Jacob Burchardt ile tanıştı. Burada Nietzsche ile aynı tinsel duruma sahip olan tek kişiydi. Belki de Nietzsche’nin hayatı boyunca saygı duyduğu tek kişiydi. Ancak biraz düzeyli ilişkilere sahipti. Hayata karşı avam duruş sergiliyordu. Nietzsche de hafta sonlarını Wagner’in lüks villasında geçirmeye başladı. Wagner burada bir opera kahramanı gibi, dileğince yaşıyordu. Genç Nietzsche baş döndürücü atmosferin ve boğucu salonların içersine girmişti.

Nietzsche olgunTemmuz 1870’de Almanya ve Fransa arasında savaş çıktı. Nietzsche vatanperverlik coşkusuyla gönüllü hasta bakıcısı olmak için başvurdu. Cephede güçlü düşmanlarla karşılaştı. İlk kez, en güçlü ve yüksek yaşama isteminin hayatta kalmak için mücadele etmekte değil, tersine güç, savaş ve egemenlik isteminde yattığı duygusunu edindi. Güç İstemi Kuramı’nı böylece oluşturdu. İleride bu düşünceden uzaklaşsa da, askerliğin etkisini inkar edemeyecektir.

Prusya galip geldi. Ancak Nietzsche savaştaki her şeyin şanlı olmadığını anladı. Sayısız üzünç verici kalıntılar gördü.  Hastalandı. Dizanteri ve difteri teşhisleriyle hastaneye sevk edildi. İki ay sonra Basel’deki görevine ve derslerine döndü. Filoloji ve felsefe derslerine odaklandı. “Tragedya’nın Doğuşu”nu yazmaya başladı. Yunan kültürünün analizini yaptı. Apolloncu (ölçülü ve düzenli), yetinmeciliğin karşısına karanlık, içgüdüsel ve Dionysoscu (coşkulu, tutku) güçleri yerleştirdi. Nietzsche’ye göre Yunan Tragedyası bu iki unsurun senteziyle oluşmuş, Sokrates’in sığ rasyonalizmi tarafından da yok edilmişti. Uygarlığın zayıflamasına neden olduğunu düşündüğü Hıristiyanlık’a  karşı diyonisyen anlayışı öne sürdü. Nietzsche’ye göre tanrı ölmüş ve Hıristiyanlık süreci sona ermişti. Hristiyanlık’ın bilinçsiz motiflerine, güç istemini hadım etmeyi amaçladığını düşündüğü “köle ahlakına” karşı saldırıya geçti.

MÜCADELELER
Nietzsche kimdir tabloDaha sonra Wagner’in entelektüel kimliğini aralayarak ondaki iticiliği keşfetti.Hristiyanlığı öven bir eser üzerinde çalışan Wagner’i eleştirdi ve ondan uzak durmaya başladı. 1879’da Basel’deki görevinden ayrıldı.Birkaç yıldır hastalık hastasıydı, ama şimdi gerçekten de hasta bir adam olmuştu. Üniversite kendisine küçük bir maaş bağladı ve doktor ona daha yumuşak iklimli yerlerde yaşamayı tavsiye etti. O da İtalya’yı, Fransa’nın güneyini ve İsviçre’yi gezdi. Gözleri iyi görmüyordu. Şiddetli ve felç edici bir baş ağrıları çekiyordu. Bu ağrılar onu zaman zaman günlerce yatağa bağlıyordu. Çoğu zaman da sayısız küçük şikayetlerden muzdaripti. İksirlerden, ilaçlardan, haplardan, kolonyalardan ve özütlerden medet umuyordu. Buna rağmen Üstinsan tasarımını geliştirdi.  Bakınız: dmy.info/ustinsan-nedir-nietzsche

Arkadaşı Paul Ree aracılığıyla yirmi bir yaşındaki Rus kızı Lou Salomé ile tanıştı. Ree ve Nietzsche Salome’ye aşık oldu. Nietzsche Ree’ye onun adına Lou ile konuşması ricasında bulundu. Reddedildi. Bir daha görüşmediler. Artık yalnız yaşıyor, yüksek, uzak iklimlerde, ucuz odalarda kalıyordu. Bedensel şikayetlerini dindirmeye çalışırken  “Sabah Alacası”, “Şen Bilim” ve “İyinin ve Kötünün Ötesinde” gibi önemli eserler yazıyordu. Ancak okunmuyordu. Danimarka’da eserleri profesörlerce okutulmaya başlanmıştı ancak yeterince tanınmıyordu. Ocak 1889’da Turin’de, bir cadde üzerinde yürürken birden fenalaştı. Düşerken feryatlarla, az önce kırbaç yemiş bir fayton atının boynuna sarıldı.

HASTALIK VE ÖLÜM
yatalak NietzscheAşırı çalışma, yalnızlık çektiği acılar ile birlikte frenginin “beyin felcine” neden olan üçüncü evresi onu yatağa bağımlı hale getirdi. Bir hastanede kısa süreli yattıktan sonra annesinin refakatına verildi. Artık zamanının çoğunu kasılıp kalır bir durumda geçiriyordu. Sessiz sakin bir münzevi oluvermişti. Bir gün birisi ona kitap uzattığında: “Ben de iyi kitaplar yazmadım mı ? ” dedi.

Annesi 1897’de öldüğünde bakımını kız kardeşi Elisabeth Nietzsche üstlendi. Üç yıl sonra, 25 Ağustos 1900’de Nietzsche öldü. Kız kardeşi, anti semitist kocasının etkisiyle Nietzsche’nin eserlerine eklemeler yaptı. Nazilere yaranmaya çalıştı. Naziler de Nietzsche’nin üst insan fikrini kendilerince kullandılar. Onu bir aziz gibi görüyorlardı. Anca Nietzsche şöyle demişti:  “Günün birinde beni aziz ilân etmelerinden çok korkuyorum… Ben aziz biri olmak istemiyorum, öyle olmaktansa, soytarı olmayı yeğlerim…”

NİETZSCHE’DEN
Nefret, kıskançlık, açgözlülük ve her şeyi denetim altına alma arzusu gibi duygular yaşam şartlarını belirleyen ve yaşamın sürdürülmesine ilişkin yöntemler içinde özellikle, mutlaka bulunması gereken duygulardır.

Elimize geçen her kökü söküp atarsak daha sonra bu kökten güzel bir çiçek ortaya çıkması olasılığını da yok etmiş oluruz.

Yaşadığımız zorluklardan utanç duymamalıyız ama eğer bu zorlukları işleyip bunlardan güzel bir şey ortaya çıkaramadıysak belki o zaman utanabiliriz.

Bir çağ, bir halk, bir birey ne denli büyük, ne denli korkunç tutkuların kendisini yönetmesine izin verirse ve bu tutkuları bir araç olarak kullanma yetisine ne denli sahipse, onun kültürü o denli yüksek bir düzeye ulaşacaktır.

Kötücül ve şüpheli olanı kabul etme … bunları makul biçimde yönlendirip denetim altına almaya çalışma ama asla yok etmeye uğraşmama .

Bir eylem insana ne denli mutluluk veriyorsa o denli doğru, ne denli mutsuzluk veriyorsa o denli yanlıştır. Mutluluk ile kastedilen acıdan uzak olma, mutsuzluk ile kastedilense acı çekme ve keyiften yoksun olmadır.

Şarabın insanı neşelendirdiğine inanmak için ancak Hıristiyan olmam, yani topyekün bir saçmalık olduğunu düşündüğüm şeye inanmam gerek.

Erkeklere özgü kendini hor görme hastalığının tek çaresi zeki bir kadın tarafından sevilmektir.

ALINTI
… Aklın egemenliğinden gururla söz eden bir entelektüel geleneğin aslında bir akıl despotizmi anlamına geldiğini ancak Nietzsche fark edecekti…öyledir: İnsanın öteki yüzünü görebilmek için Nietzsche’yi beklemek gerekmiştir; – XIX. yüzyılı! Ve elbette Sokrates öncesinin, henüz aklın egemenliğinden ya da aklın yönetimi için öngörülen kurallardan söz edilmeyen ‘trajik’ dönemine dönmek gerekmiştir. Nietzsche’nin Apollon’ca olan ile Dionysos’ca olan iki içgüdünün yollarının henüz birbirinden ayrılmadığını bildirdiği bir dönemdir ‘trajik’ dönem. Ve Nietzsche, Aydınlanma’nın alternatifini Dionysos’ta bulur: Coşkunun, kendinden geçmenin, vecdin ölçü tanımazlığında! Yanlış anlaşılmasın diye belirteyim istiyorum: Apollon’ca olan da bir içgüdüdür. Nietzsche’ye göre; ölçülülük ve dengelilik içgüdüsüdür, Apollon’ca olan… Akıl geleneği, Nietzsche gibi söylersek, ‘felsefeyi baştan aşağı yalana boğmuş’, içgüdülerse (ki, insan bir ‘içgüdü varlığı’dır Nietzsche’ye göre!) ‘lanetlenmiş ve kötü görülmüş’tür. İçgüdü varlığı olan insandır ‘üstün insan’…(Hilmi Yavuz, Alafrangalığın Tarihi, s.30)

KAYNAKÇA
https://www.dmy.info/nietzsche-kimdir/
http://www.actaneurologica.be/acta/download/2008-1/02-Hemelsoet%20et%20al.pdf
http://www.iep.utm.edu/nietzsch/
90 Dakikada Nietzsche,Paul Strathem
Nietzsche, Kısaca Hayatı