İhsan Cihangir

İhsan Cihangir

1979 yılının Eylül ayının 13.gününde Afyonkarahisar’da dünyaya geldim, PTT’de memur bir babanın, ev hanımı bir annenin ilk oğlu olarak… Babamın işi nedeniyle Türkiye’nin çeşitli illerinde bulundum çocukluğumda. Bu yüzden ilköğrenimime Uşak’ta başladım. Sonrasında Afyonkarahisar ve en sonunda Antalya’da devam ederek ilköğrenimimi bitirdim. 1987 yılında Antalya’ya yerleştikten sonra orta öğrenimimi ve lise öğrenimimi de burada tamamladım. 1997 yılında Antalya Teknik Anadolu Lisesi’nin Bilgisayar Programcılığı bölümünden mezun olduktan sonra, lisans eğitimim için Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi bölümüne başladım. 2002 senesinde bu bölümden mezun olduktan sonra çeşitli özel öğretim kurumlarında çalışmaya başladım. 2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine girdim. Halen Antalya Kemer Anadolu Lisesi’nde Kimya Öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Yazma, yazarlık serüvenim çok eskilere dayanır; ta ilkokul yıllarına… Kısa kısa, ara ara yazılan, yarım bırakılan yazılarla başladım yazmaya. Üniversite yıllarımda bunu ciddi bir uğraş haline getirdim. Üniversite gazetelerinde, internet ortamında çeşitli öykülerimi paylaştım. Bunlardan biri de “izedebiyat” tır. Hala bu sitede bazı öykülerim durur ve ne kadar acemice yazıldıklarına bakıp gülerim bazen kendi kendime. Yazmak, bunun yanında okumak her zaman bir aşk oldu benim için, vazgeçilmez bir aşk… Elbette beslendiğim, kendime örnek aldığım yazarlar da oldu. Bunların en başında, tarzını da kendime yakın bulduğum ünlü Fransız yazar John Christopher GRANGE gelir. Başka yazarlar da var elbet beğenerek okuduğum, ama onların sadece okuyucusuyum. Kendimi hiçbir zaman bir edebiyatçı olarak görmedim. Ben sadece bir yazarım, bir kurmaca uzmanıyım. Bana kalırsa edebiyat ve kurmaca çok farklı alanlar, çok farklı mecralar. Ben şimdi nasıl kalkar da kendimi Hemingway’le, Dickens’la, Jack Landon’la ya da günümüz yazarlarından Jose Saramago, Haruki Murakami’yle kıyaslayabilirim? Kendimi kıyaslayabileceğim bir sürü yazar var, fakat hiç edebiyatçı yok kısaca. Bu sözlerimden Kurmaca’yı aşağıladığım, bayağılaştırdığım anlaşılmasın. Kurmaca yeni yeni gelişen, sekizinci sanattır bana kalırsa. Yani bir sanattır!