H. Esat Yavuztürk

H. Esat Yavuztürk

H. Esat Yavuztürk Erzincan’ın Kemaliye (Eğin) ilçesinin bir köyünde 1933’de doğdu. Köy İlkokulunu bitirdikten sonra, ekmek peşinde erken yaşta İstanbul’a geldi ve askerlik yaşı gelinceye kadar İstanbul’da çeşitli işlerde çalıştı. Askerlikten sonra yine İstanbul’da iş bulup çalışmaya başladı.

1959’da Almanya’ya gitme rüzgârı esmeye başlayınca, rüzgâra ilk kapılanlardan olarak Aralık 1959’da elinde bir tahta bavulla kendini Almanya’nın Frankfurt şehri banhof’unda buldu. Oradan aktarmayla Darmstad şehrine geçti ve bir fabrikada işe başladı. Ama koskoca Alman toplumu içinde bir ağaç gibi dilsiz ve sağır denecek kadar yalnız yaşama durumuyla karşı karşıya kaldı. En temel ihtiyaçlarını karşılamada bile küçük bir Türkçe-Almanca sözlükten kelime bulup kâğıda yazarak bakkaldaki ilgiliye göstermek zorunda kalıyordu. Günlerce, aylarca kimse ile konuşamamak yüzünden neredeyse bunalıma girecekti.

Kitaplar yardımı ile kendi kendine Almanca öğrenmeye karar verdi. Bu amaçla edindiği Türkçe yazılmış bir Almanca dil öğrenme kitabında ise, “Almancada, cümlede fiille zamir yer değiştirirse cümle, soru cümlesine dönüşür” yazıyordu. Ama yazarımız daha fiilin ve zamirin ne demek olduğunu bilmiyordu. İstanbul’a yazıp, ortaokul dil bilgisi kitapları getirtti. Almanca öğrenmeye, önce Türkçe yazılmış kitaplardan temel dilbilgisini öğrenmekle başladı. Sonra da Almanca öğrenmeye çalıştı.

Almanya’da çalışmaya başlamasının altıncı ayında, çalışma koşulları daha iyi olan işyerleri olduğu bilgisini edindi. Bunun üzerine, Yunan uyruklu bir Türk’ün yardımıyla, Wuppertal şehrinde bir fabrikada çalışmaya başladı.

İlişkilerinin çok iyi olduğu bu şehirdeki ev sahibinin oğlu Vorwerk fabrikasında usta olarak çalışıyordu ve orada çalışma koşulları daha da iyi idi. Onların yardımıyla Vorwerk’e geçti. Bu fabrikada çalışırken, fabrika yöneticisinin yardımıyla “Yabancılar Kulübü’ne” üye oldu. Derneğin bütün sosyal etkinliklerine katılarak hem Almancasını ilerletti, hem de çevresini genişletti.

Derneğin düzenlediği bir hafta sonu gezisinde ülkesini hiç tanımadığını öğrendi (!):

40 kişilik bir otobüsle gittiğimiz yüksek bir yayla olan gezi bölgesinde yürürken, Türk olduğumu öğrenen gezi yöneticisi, ‘Türkiye’de Kayseri diye bir şehir var, ama Kayseri’yi Kayseri yapan yanındaki başı dumanlı Erciyes dağıdır’ dedi. ‘Evet’ dercesine başımı salladım, ama ben gerçekte ne Kayseri’yi, ne de Erciyes dağını biliyordum. O anda çarpılmışa döndüm! Evet, bir Alman benim memleketimi benden daha iyi biliyor ve bana anlatıyordu! Kendimden utandım. Akşama kadar sarhoş gibi gezdim. Akşam eve döndüğümde odaya girer girmez kendimi yatağın üstüne attım ve hüngür hüngür ağladım. Ağlamak biraz ferahlamamı sağladı. Kalkıp oda içinde mahkûmlar gibi volta atarken kendimi yargıladım. ‘Ben iki ayaklı bir hayvanım’ dedim. Hayvanlıktan kurtulmaya karar verdim. Bunun tek yolunun ve çaresinin okumak, çok okumak olduğunun bilincine vardım(!).”

Köy ilkokulu mezunu olan, ilk kuşak Almanya işçisi Hüseyin’den yazar Esat Yavuztürk’e uzanan süreç böyle başladı. Almanya’da bulduğu kitapları okudu, ama bu da yetmedi. Türkiye’ye dönüp okul dışından orta ve liseyi bitirip, üniversitede okumaya karar verdi. Bunun için para biriktirmesi gerekiyordu. 24.6.1964’de Türkiye’ye döndü. İstanbul’da 2 katlı eski bir ev aldı. Evin kira geliriyle geçimini garantiye alarak, Malatya’ya gidip ders çalışmaya başladı. Bu arada TİP’e üye oldu ve ilk kongrede Yönetim Kuruluna seçildi. TİP’in 1966’daki Genel Kuruluna ev sahipliği yaptı. Dört senede orta ve liseyi bitirerek Turan Emeksiz Lisesinden mezun oldu.(*) Üniversite giriş sınavı engelini aşamayınca çalışma gereği duydu.

1969’da Darüşşafaka Cemiyeti’nde muhasebe yardımcısı olarak işe başladı. 1972’de muhasebeci emekli olunca Darüşşafaka Cemiyeti’nin Muhasebe Şefliğini yaptı. 1973’de evlendi. 2 oğlu, 1 kızı oldu. Çocukları üniversiteyi bitirip mastırlarını yaptılar. Kendisi 1991’de emekli olup evine çekildi.

Bütün bu yıllar boyunca okumayı ve çeşitli yazılar yazmayı hiç aksatmadı. Yazdıklarını düzenli bir şekilde dosyaladı. Biriktirdiği yazılarını zamanla geliştirip yetkinleştirdi. Yazdıklarını 1996’dan başlayarak kitaplaştırıp yayımlamaya başladı. Şimdiye kadar 6 kitap yayımladı. 11 dosyası basıma hazır olarak yayımlanmayı bekliyor.