Dr. Hicran Atatanır

Dr. Hicran Atatanır

Bir su arkını temizlerken ilk bakışta suyun akmasına yaprakların engel
olduğu gibi bir görüntü vardır. Ancak arkı temizlemeye devam ettikçe
elinize yaprakların altında iç içe geçmiş dallar gelir. Arkı bu dallardan
da arındırdığınızda suyun akmasına geçit vermeyen taşa ya da taşlara
ulaşırsınız. O taşları da var gücünüzle kaldırdığınızda su, doğası gereği,
hızla akmaya başlar.
Yoksulluk denen meselenin, insanın doğanın özünden ve toplumsal
yaşamın içinden gelen kaynaklarla ilişkisini kesen ve esasen derindeki
taşlarla varlık bulan bir sorun olduğu yüzyıllardır bilinmektedir.
İnsanca yaşayabilmek ve yaşama akabilmek için arkı temizlemek isteyen
insanlar farklı coğrafyalarda ve zamanlarda ağır bedeller ödemişlerdir.
Çoğu defa arkı temizlemek için ellerini suya sokan devlet babanın sarf
ettiği çabalar kuru yaprakları arkın diğer tarafına sürüklemekten öteye
gidememiştir.
Geriye derinlerdeki taşlara dokunabilecek iradeye sahip sivil annenin
kendisinden başkası kalmamıştır. Ancak sivil annenin eli de derinlere
nüfuz edememiştir. Velakin su çürümüş; yoksulluk kıskacında doğan,
büyüyen ve yiten yaşamlarla bu çürüme toplumdaki üretim ve bölüşüm
ilişkilerinin doğal akıntısına dönüşmüştür.
Bu kitap sosyal yardım çalışmaları temelinde sivil toplum örgütlerinin
yoksullukla, haklarla ve insanla kurduğu ilişkiye dair yazılmıştır. Sivil
toplumun arktaki yaprakları, dalları ve taşları nasıl gördüğü; elini suya
arkı temizlemek için mi soktuğu anlaşılmak istenmiştir. Sosyal yardımın
yalnızca sosyal yardım, sivil toplumun yalnızca sivil toplum olmadığına
dair ilginç veriler elde edilmiştir. Sivil annenin gönüllü, duyarlı ve güçlü
elinin arkın her yerinde olduğu ancak onun da son sözü suyun kendisine
bıraktığı görülmüştür.